3 Şubat 2016 Çarşamba

Evlenmeyin!

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 00:10
              Bu aralar  "oha bu da mı sözlenmiş?" "yuh bu da nişanlanmış" modunda geçiyor günlerim gecelerim. Lanet olsun sosyal medyaya ki yıllar sonra bizi ilkokul arkadaşlarımızla hatta daha eskilerden beraber sümüğümüzü kolumuza sildiğimiz insanlarla tekrar biraraya getirdi. Bunun neresi kötü diyeceksiniz. Nefret ettiğim nokta şu ki ortaya beğenilen fotoğraflardan ibaret "arkadaşlıklar" çıktı. Hayatından bir haber olduğum insanların (fotoğraflar dışında tabiki) bütün fotoğraflarını beğenir oldum. Mesela küçükken de pek haz etmediğim bir insanla geçenlerde tekrar karşılaştım. Birbirimize ufaktan bir naber nasılsının ardından güzelce laf sokarak (çaktırmadan) konuşmayı tamamladık. Birbirimizden pek haz etmediğimizden olacak ki sosyal medyada takipte değilmişiz birbirimizi. Ama biz artık çocuk değiliz ki. Birbirimize alttan alttan laf soksak da ilk karşılaşmamızın ikinci cümlesi "ya ne olmuş sana? Kilo mu verdin sen? Çok çökmüşsün" olsa da o takip şart. Sonra karşılıklı fotoğraf beğenileri.. Bu bir nevi "sen kimsin de sana kin besliyeceğim" demenin modern yoludur. Sonrasında bu kişiyle bir kaç kez yolumuz kesişse de birbirimizden kaçarcasına uzaklaştık. Ama fotoğraf beğenmeye devam.
            Ne diyordum? Nişan söz... E malum her ne kadarçaktırmasam da yaşım kemale erdi. Yaşıtlarımdan üniversite okuyanlar okullarını bitirdi, bir güzel işe girdi. Paralarını biriktirdi hatta yatırımlarını bile yaptı. Geriye geç ergenlik dönemini kapatıp yetişkinlik döneminin kapılarını aralayacak olan evlilik kaldı bir tek. Benim sevgili arkadaşlarım da birer birer bu görevlerini yerine getirmeye başladı. Ocak şubat gibi söz nişan, temmuz ağustos gibi de düğün. Arkadaş facebook sayfam abiye katoloğuna döndü sayenizde. Evlenmeyin demiyorum hobi olarak yine evlenin ama hepiniz anlaşmış gibi bir anda... Ayıp yahu. Burada 23 yaşına gelmiş hala ders çalışan, puan hesabı olan, gelecek kaygısı taşıyan insanlar var. Bize de yazık. Doğduğumdan beri ders çalışıyorum resmen. Hayır bir de lafta hepsi bana özeniyor. Çocuk avutuyorlar resmen.
             Geçenlerde telefonum çaldı. Kayıtlı olmayan bir numara. Tabi bende bir heyecan. Sanki ne bekliyor da adrenalin artışı yapıyorsam. Neyse açtım telefonu. Çocukluk arkadaşımmış. Bir yerlerden bulmuş numaramı sağolsun aramış. Biz hoşbeş ediyoruz derken arkadan bir çocuk sesi "anneeeğğğ" bir bebek ciyaklaması... iki çocuğum var büyüğü 5 yaşında demez mi? Ben şok ben iptal. "Yaşıt değil miydik biz? 5 yaşında çocuğu varsa kaçında evlendi? Yuh ama" düşünceleri arasında "ben de hala okuyorum" dedim. "Hiç ara vermedim. 6 yaşımdan beri okuyorum." Karşımdaki tepkiye güler misin ağlar mısın?: " gururumuzsun" Evet kız bana gerçekten tüm iyi niyetiyle "gururumuzsun" dedi. O an 10 yaşındaydım. "Anne önlüğüm nerde beslenme çantamı bulamıyorum!" diye bağırmak geldi içimden. Yapamadım. Annem çok uzaklardaydı ve benim artık bir beslenme çantam yoktu. O telefondan sonra bu gerçekle yüzleşmek zorunda kaldım. Atlatamıyorum anlıyor musunuz?
             Neticeye gelirsek evlenmeyin. Netim. Yanlış anlaşılmasın hevesli olduğumdan falan değil. Evlenmek hiçbir zaman hayalimdeki bir şey olmadı ama hayatı boyunca birinciliklere alışmış, her şeyi en önde tamamlamış bir insan için bu kadar geride kalmak tarifi imkansız bir acı... Sevgili olun, gezin tozun falan. Ne aceleniz var? Ben geç ergenlikteyken sizin yetişkin olmaya ne hakkınız var? Dram yaşıyorum gençler. Bu sefer en birinci değilim.

2 yorum:

Ruhsuz Atmaca dedi ki...

Gezmek tozmak bir yere kadar, benim görüşümde evlenecekler dönemleri aynı döneme denk getirmesinler. Art arda olunca darbesi ağır oluyor. :)

Hazan Çıtlak dedi ki...

O da bi seçenek tabi ama başarabileceklerini pek sanmıyorum:)

 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea