30 Ağustos 2017 Çarşamba

Kalanlardan Gidenlere

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 01:33 0 yorum
        Duygusallı yazılar yazmak yerine geyik muhabbeti çevirmeyi çok isterdim. Ben de sizin gibi okurken daha çok eğleniyorum. Buradan da bir itiraf geldi: Kendi yazılarımı okuyup, eğleniyorum. Hele üstünden biraz zaman geçmişse, bayağı gülüyorum da. "Kendini beğenmiş" diye taşlamadan önce bu yazıyı göz yaşlarımla suladığımı söylersem belki biraz yumuşarsınız. Şaka değil. Hayatımın en ayrılık dolu günüydü. Üç, beş, on... Kaç kişiyle vedalaştığımı sayamadım bile. Yedi yılda biriktirdiğim tüm arkadaşlarımı bir bir yolcu ettim. Sanki kız anasıyım, yüksek yüksek tepelere kız veriyorum. Gerçi öyle olsa bir kızımı gönderir ona üzülürdüm. Bugün ben birini otogara bıraktım, gözümdeki yaş kurumadan öbürünü arabaya bindirdim. O daha ana yola çıkmadan başka birine sarılıp "mutlaka görüşelim" dedim. Giden de gittiğine mi yansın, beni mi teselli etsin bilemedi. Bütün gün akan makyajıma bağlı yüzümün yarısı siyah olarak gezdim. Huyumu bildiğim için sabah kendi kendime "makyajı bol yapayım da ağlayacak gibi olursam makyajımı düşünüp vazgeçeyim" diye düşündüm ama nafile. Evdeki hesap hiç olmadı. Aksine Selvi Boylum Al Yazmalım'da annesi Asya'nın yüzüne kara çalıyordu ya o şekilde gezdim bütün gün.
       Ayrılık çirkin kabul de ayrılıktan sonra kalan olmak en çirkini. Giden gitmenin verdiği heyecanla bir şekilde avutuyor kendini. Kalan kaldığı yerde bir yandan özlemle bir yandan anılarla mücadele veriyor. Şimdi şu bilgisayarımı İlyasko ile aldığımız gün.. Avm'ye girip 6 bin lira bırakıp çıkmıştık. Zenginlik değil. Yanlış anlaşılmasın. Bütün alınması gerekenleri bir güne toplayınca öyle olmuştu. Sonra da gece acilde nöbete gelip 6 bin lirayı nasıl harcadığımızı ballandıra ballandıra anlatmıştık.
          Kapıda Fatoş'un doğum günümde yazdığı akrostiş asılı... Bir insan daha birinci sınıftayken bu kadar iyi anlatılabilir mi?
Hep yerindedir neşesi
Atipik tıpçıdır kendisi
Zengin renklerden elbisesi
Attırmayın tepesini
Ne çok severdik İbrahim Tatlıses'i  
        Tamam son dize konsunda çok iddialı değilim ama kalan 4 satırda Hazan özeti yapmış.
        Masanın yanında duran kırmızı sandalye var. Ayşe bir yıl önce, ertesi gün henüz hiç çalışmadığımız bir sınav varken, gecenin üçünde "kuş gibi hafifim" diyerek kanat çırpıyordu. O sınavdan nasıl geçtim biliyor musunuz? Poğaça yiyerek. Bildiğimiz poğaça... Zeytinli olması lazım. Küçük stajlardan biriydi. İki haftalık olanlardan. Hangi hocadan sözlüye gireceğimiz sınav sabahı belli oluyordu. Şansıma derse girmeye takıntılı hocalardan birine rast gelmiştim. 4 kişi girdik sınava. Üç arkadaşı sorularıyla ağlatıp bana "sen şu dersimde poğaça yiyen aç kız değil misin?" diye sormuştu. "Evet" cevabımla birlikte hocanın gözünde yanan A1 ışığını görmüştüm.
        Sonuç şu ki ayrılık zor, kalmak daha da zor. Sıradaki şarkı kalanlardan gidenlere gelsin... "Ayrılık, ayrılık, aman ayrılık/ Her bir dertten ala yaman ayrılık...

9 Ağustos 2017 Çarşamba

En

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 23:55 0 yorum
        Mutluluğu çok yanlış yerlerde aramıyor musunuz? Daha doğrusu mutluluğu fazla aramıyor musunuz? Hep daha fazlası hep "önündeki engeli aşınca mutluluğa ulaşma düşüncesi..." İtiraf etmeliyim ben de böyleydim. Lisede üniversite sınavını kazanınca her şeyin mükemmel olacağını, mutluluğun bana bir tepsi içinde sunulacağını düşünüyordum. Güzel olmadı mı? Oldu. Ama olmasının nedeni benim bu düşüncemden ve yarattığım hırslardan vazgeçmiş olmamdan kaynaklıydı.
       Hep bir yarış... En başarılı, en iyi, en güzel, en, en, en daha çok en olma isteği. Sevgilin mi var? En yakışıklısı, en güzeli senin sevgilin... İşe mi gireceksin? En rahatı yine seninki... Sınav mı var? En başarılı sen olacaksın... Evlendin mi? En güzel evlilik hayatı seninki... Acı mı çekiyorsun? Yine en çok seninki... Yok öyle bir dünya! Olmasın da en zeki, en iyi, en güzel sen olmak zorunda değilsin.  Her sınavda başarılı olamayabilirsin. İnan bana başarısızlığın da güzel bir tadı var. Biraz ekşi, biraz acı ama alışıyorsun. Alıştıkça seviyorsun. Mutluluğu hep ilerde aramaktansa şu an elindekilerle mutlu olabilmeyi başarıyor musun? Asıl başarılı sensin. Olay "şu olsun her şey güzel olcak, bu geçsin huzura ereceğim"e kaldıysa, yazık sana. Bir arayışla tüketeceğin, bir solukluk ömrün var. Kolay gelsin. Ben gidip yine ne kadar şanslı olduğumu düşünerek huzurlu bir uykuya dalacağım. En mutlu günler sizin olsun, bana birazı da yeter...          
 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea