28 Nisan 2013 Pazar

Düğün Tabuları

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 17:23
        Yaz geldi sayılabilir. En azından havalar öyle diyor. Bu aralar kafalardaki en büyük soru işareti "yanıma mont alsam mı?". Her ne kadar güneş oldukça yakıcı olsa da nisan ayında olduğumuz gerçeği herkesin aklında. Ya üşürsem korkusuyla giyilen mont apartman kapısından çıkmadan kollara geliyor. Bize de tüm gün eziyet gibi oradan oraya taşımak kalıyor. Güneşin gelmesiyle beraber kollardaki mont, yenen dondurma miktarına bağlı olarak artan bir şey daha var ki yapmayanın bir derdi yapanın bin derdi olup da yine de vazgeçilemeyen bir olay. Düğünler...
          Yolda yürürken "Evleniyoruz, Mutluyuz" yazılarıyla gidiyoruz şu zamandan kış aylarına kadar. Yanımdan her gelin arabası geçerken içine bakıp belki bu sefer bir farklılık olur diye umut ediyorum ama nafile. Her gelin anlaşmış gibi kafasına bir kuş yuvası büyüklüğünde topuz yaptırmaya ve straplez gelinliğinden yağlarını taşırmaya dikkat ediyor. Yıkılmaz bir kural olmuş bu ben geline gelin demem iki kafalı ve straplezli olmazsa. Bir de badana gibi makyaj olayı var ki parasıyla rezil olmak bu olsa gerek. O yüze ne kadar çok şey sürülürse o kadar güzel olunur tabusu yüzünden düğüne gittiğiniz gelini günlük hayatta görünce hayatınızda ilk kez görmüşsünüz hissine kapılıyorsunuz.
          Damat da pek farklı sayılmaz bu konuda. Sorsan "Makyaj erkek adama ters" diyen maço abim düğün günü ne kaşlarını aldırmaktan ne de yüzüne pudra sürdürmekten çekinmiyor. Hele o garson kıyafetinden bozma damatlıklar yok mu deli oluyorum. Ona dünyanın parasını vereceğine gidip kendine bir siyah takım elbise alsa çok daha yakışıklı olacak ama olmaz. Yine tabular devreye girer. Yakası bordo saten ceket ve aynı renkte mendili olmayan damada damat denmez.
   
   
       Düğün fotoğraflarını çok seviyorum ya. Hele ucuza getirelim ama albüm yaptırmaktan da geri kalmayalım mantığıyla yapılan o güzel fotoshape harikası resimler, beni benden alıyor. Gelinle damat uzaklara bakarken, damat gelini alnından öperken, gelin hafifçe gülümseyerek damadın koluna girerken... Arkada şelale veya kumsal manzarası olmazsa olmazdır. Tabi yan tarafta gördüğünüz üzere klasik pozlardan sıkılıp düğün fotoğrafında yeni bir çağ açmaya çalışan çiftlerimiz de yok değil. Orjinal olan her şeyi çok sevdiğimden heralde bu poza bittim. Çifti tanımasam da hayatlarının pek monoton geçmeyeceğini düşünüyorum.
              Geçen gün öğrendim. Çocukluk arkadaşlarımdan birisi ikinci çocuğunu doğurmuş. Vay be dedim ben teorik olarak ürogenital komitesinde doğumun anatomisini, embriyonun gelişimini incelerken yaşıtlarım uygulamasına geçmiş. Çok geride kalmışım be. Bu gidişle ben okulu bitirdiğimde onların torunları olacak. Ben mi yavaş yaşıyorum onlar mı hızlı gidiyor karar veremedim doğrusu. Mutlu günler:)
NOT: Bir süredir ilham perim kayıplardaydı. Şimdilik bir tane idareten buldum yakın zamanda eskisine kavuşacağımı umuyorum.:)
         
         

0 yorum:

 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea