15 Nisan 2015 Çarşamba

Teşekkürler

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 08:35 0 yorum
           Zordur sözlerini tutmak, kelimelerini gerçeğe çevirmek. Aslayla başlayan cümleler daha söylendiği anda yalanlanmaya heves beklemezler mi zaten? Ve elbet bir gun alırlar istediklerini. İtiraz etme. Hiç saydın mı hayatında kaç kez büyük konuştuğunu? Sayamazsın. Sen doğduğu anda dünya bir senin için varmışcasına avazın çıktığı kadar ağlayan çocuksun. Doğan gereği "asla" demeden yaşayamazsın. Her seferinde er yada geç hayat pişman eder seni, merak etme. Tükürdüğünü yalarken bile kendini avutacak bir yol bulursun. En kötü ihtimalle zamanı suçlarsın nasıl olsa. Ya da karşındakini, ya da durumu, ya da öyle şeyleri işte...
         Kendine koyduğun kurallar, kendine kurduğun duvarlar... Hayatını kısıtlayan, yaşanmaz hale getiren de sensin. Bir nefes al şöyle derin, yaşadığını kanıtlarcasına veya daha güzeli yaptığın onca bencillik arasında en mantıklısıyla: 'bu havada benim de payım var.' Başla yürümeye, dağları taşları aşarak, dünyanın yuvarlak olduğunu unutarak, her yolun bir sonu varmışcasına yürü. Sonunu getirdiğin şeyler arasına bir de yolları eklersin, fena mı? Ağaçların, böceklerin, kuşların arasından geç. Sokak köpeklerinin önünden geç. Onların senden daha masum olduklarını hatırla, birkaçının kafasını okşayarak geç.
        Her şeyin yanından geç de bir tek insanlardan geçme. Bugün senin günün. Yoksay hepsini. Yüzlerine bak ama görme. Hatta daha güzeli, becerebiliyorsan gökyüzüne, bulutlara, güneşe bakarak yürü. Soluk binalardan, renksiz kaldırım taşlarından, teknolojinin getirdiği her türlü grilikten iyidir. Ve başla düşünmeye...
          Düşün yaşadıklarını, yaşattıklarını, en karanlık, en gizli anlarını, seni buraya getiren her şeyi düşün. Bırak anıların ele geçirsin zihnini. Acı verse de, canın yansa da düşün. Hatalarını, kaybettiklerini, mutluluklarını, gözyaşlarını... Ne için neyden vazgeçtiğini ve buna değip değmediğini düşün. Düşün ama fazla suçlama. Başkasını fazla suçlarsan bencillik, kendini fazla suçlarsan delilik olur. Hayat zaten hatalarından ders çıkarıp, daha mutlu olmak için uğraştığın yer değil mi?
            Farkındasın değil mi, mükemmel değilsin. Hatalarını, sana yapılanları, yaptıklarını açıkça görüyor musun? Pişmanlıklarını, kırgınlıklarını, kızgınlıklarını... O zaman yolun sonu senin için burası.
         Dön gerisin geri. Kan ter içinde, hayatına, kaldığın yere dön. Ama bu sefer farklı. Artık görüyorsun. Belki düzeltmen gereken bir iki hatan, dilemen gereken özürler, etmen gereken teşekkürler vardır. Kalmasın içinde hiçbir şey. Cesur ol. Tutamayacağın sözler verme. Kendine kurallar koyma. Bunlar seni küçültmez, aksine büyürsün. Yıllarca dev bir çınar misali büyürsün. Yeter ki mutlu olman için mutlu etmen gerektiğini ve her ne olursa olsun kendinden vazgeçmemeyi bil. En önemlisi de sevmekten hiç vazgeçme. Bu dünyayı kurtarabilecek tek şey sevgidir, aşktır. Ve bir laf vardır: aşk bir duygu değil, bir sözdür...
 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea