18 Nisan 2012 Çarşamba

Dr. Ersin Arslan

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 14:52 0 yorum
         Türkiye de doktorluk mu? aklı olanın yapacağı şey değil. hekimlik bir meslek değil yaşamdır. normal bir meslek saatlidir. sabah gidersin akşam çıkarsın. senelik izin alırsın. doktorsan iş değişir. sabahın köründe gidersin. evet akşam çıkarsın ama her şey bir telefona bakar. gece 3 4 5 hiç fark etmez. bir kaza vardır kalkar gidersin. izin mi o da ne? tatile çıkmana bir gün kala hasta gelir durumu ağırdır. hastaneye yatırırsın. hadi şimdi sıkıyorsa bırak git. bizimki meslek değil demiştim. vicdan...
        ne yazık ki bu vicdan hastada ve hasta yakınlarında yok. saygısızlığı, nankörlüğü bir kenara bıraktım artık can güvenliği bile yok ki doktorların. dün akşam 17 yaşındaki bir genç 30 yaşındaki kalp damar cerrahını bıçaklayarak öldürdü. ne kadar kolay değil mi söylemek? peki yaşamak? 6 yıl en ağırından bir üniversite  hayatı., lanet TUSa hazırlanmak için çırpınma, üstüne 5 veya 6 yıl asistanlık, uykusuz geceler de cabası. peki ne için? çoğunuz para diyor değil mi? tamamen yanılıyorsunuz. bende tıp fakültesine başlamadan önce öyle düşünüyordum. ama öğrendiğim tek şey varsa o da doktorluk para için yapılacak meslek değil.
       parayla neyi alamayız biliyor musunuz? zamanı... dünyanın en zengin insanı olsan da bütün parayı saçsan da gençliğini geri getirebilir misin? peki o zaman insan gençliğini parayla harcar mı? tıp okumak gençliği harcamaktır. sorduğum soruya gelince çoğu hekim tıp fakültesini saygınlık için seçer. bir kısmı da kutsallığı için. ama bizim ülkemizde ne kutsallık kaldı ne saygınlık. oy toplamak için hükümetin sağlık politikasıyla doktorlar günah keçisi oldu. ve işte sonuç ortada. daha yeni evli, küçük bir çocuğu olan ve kim bilir ne planları olan bir hekim hunharca katledildi. bunu yapan veya azmettiren insanlar yarın öbür gün hastalanınca yine doktorun kapısını çalmayacak mı? üzgünüm ama bu toplum doktorsuz kalmayı hak ediyor. yarın grev var. bakalım ne olacak?
       doktor Ersin Arslan'a Allahtan rahmet diliyorum. eğer bir an önce müdahale edilmezse doktor Arslan son kaybımız olmayacak.

4 Nisan 2012 Çarşamba

herkes doktor!

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 13:41 2 yorum
           selam gençler, yine uzun zamandır kayıplardayım özlendim biliyorum. malesef çok ağır bir komite geçiriyorum. hayatımda ilk defa biyofizik ve mikrobiyoloji dersi aldım. öğrendiğim bir şey varsa o da mikrobiyolojinin psikolojik destek verilmeden öğretilmemesi gerektiğidir. hasta oldum. ha bire el yıkıyorum. bu bozuk gözlerim mikroskop oldu sanki ellerimdeki staphilokokus epidermitisleri görür oldum. sanırım yardıma ihtiyacım var.
             biyofizik hakkında bi yorum yapamayacağım çünkü bi nane anlamadım. sadece örnek problemleri ezberledim bir de formülleri. yalnız şöyle bir problemim var ki formülleri ezberledim ama ne işe yaradıkları konusunda bir fikrim yok. yani hangi soruda hangisi kullanılır, hangi harf neyi simgeliyor en ufak fikrim yok. ama tabi ki güvendiğim bir şey var. hemen anlatıyım
            son 2 senedir ygs ve lys ye girenler beni çok iyi anlayacaktır. hani dershanede veya okulda bir grup insan vardır. şu haremlik selamlık dershanelere giderler, genelde özel okulda okurlar kendi çevrelerinden başka kimseyle takılmazlar. (yanlış anlaşılma olmasın genelleme yapmıyorum o okul ve dershanelerden birine 2 sene gittim ben de) bu kişilerin denemelerdeki durumları da hiç iç açıcı değildir. ama ne hikmetse sınava bir girerler hani Allah "yürü ya kulum" der ya bunlarda öyle... hayatlarında almadıkları puan gelir sınavda. ben bunun nedenini uzunca bir süre merak ettim. beni tanıyan bilir çok iyimser hiç kötü düşüncesi olmayan polyanna nın ruh eşi kıvamında bir kızım. hani bir dizide oynuyor olsam şu hiç bir günahı olmayan, kanatları olsa uçacak başrollerden biri olurdum (kendimi çok mu övdüm ne?) yani ben böyle bir insan olunca aklıma da kopyaymış şifreymiş hiç gelmedi tabi. ama haklı da çıktım. şifre verildi diyenler kendinizden utanmalısınız. gerçeği açıklıyorum: ak sakallı dedeler... evet ak sakkalllı dede konseyi bir karaar almış ve bu ermiş insanların rüyalarına girerek cevapları veriyormuş. geçen bir ak sakkalıyla görüştüm. bu sırrı okuyucularım hariç kimseye söylemeyeceğim konusunda söz verdim. karşılık olarak da cevapları rüyamda alacağım. sıkı bir pazarlık olduğunu itiraf etmeliyim size anlatmak konusunda çok ısrarcı davrandım. ne kadar iyi bir yazarım yahu!
            yanda gördüğünüz resim benim çalışma masam. pardon "artık notlarımın sığmadığı çalışma masam" bu aksakkalı olayına girmeden önce bunların hepsini ezberlemeye çalışıyordum. şimdi bıraktım tabi gün boyu televizyon, internet gel keyfim gel. müge anlıyı bile izliyorum. hele moda programları hiç kaçırmam. eski diziler kuşağında çemberimde gül oya, akşamları da artık hangi dizi hangi film olur bilmem. anlayacağınız keyfim iyi. demin haberlerde gördüm bizim üniversitenin doku nakli komisyonuna dava açılmış. bu bile bozamaz keyfimi. hatta hemşireler de doktor oluyormuş. olsunlar tabi ya. hatta öğretmenler savcılar hakimler, bizim bakkal hacı amca, manav mustafa abi de olsun ya. kimse mahrum kalmasın. bende mezun olunca artık bi tabela alırım üstüne "seyyar ameliyat yapılır" yazarım öyle dolanırım. ne olacak sanki. nasıl olsa bende ders çalışmıyorum. önceden olsa isyan ederdim ben o kadar çalışıyorum niye herkes doktor olacak  derdim. şimdi içim rahat. artık hasta ölümünde bir patlama  yaşanır mı, ameliyatlardan kaç insan sağlam çıkar benim problemim değil nasıl olsa. burası Türkiye her yapılana eyvallah demeliyiz. çünkü biz düşünemeyiz ne de olsa birileri bizim yerimize hep düşünüyor zaten boşversenize beyin bedava. mutlu günler..
 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea