27 Eylül 2011 Salı

Çantamı Aldım Koluma, Çıktım Dallas Yoluna

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 23:56
          Uzun zamandır çok sinir olduğum ama bugün sinir olduğum şeyler konusunda birinciliğe oynayan bir mevzu var : bavul. Evet bildiğiniz bavul. Yarın memleketimden mi ayrılıyorum memleketime mi gidiyorum bilemedim ama  Ankara'ya dönüyorum. Bugün de doğal olarak eşyalarımı toplamaya başladım. En çok annemin sinir olduğu bir huyum var ki belli konularda kendini gösteren vurdumduymazlığım. Ama sadece belli konularda annem son güne bırakma diye o kadar dil döktü ama boşa. E bide 1 de uyanınca (beni "abla öldün mü?" diye uyandırmaya gelen kardeşimi "sabahın körü" diye azarlayıp gördüğüm kabusa devam etmişim)  iki ayağım bir pabuca pardon 24 numara bebek ayakkabısına girdi.  Bir gayret işlerimi halledip eşyalarımı yerleştirmeye başladım. Yalnız hiç dolapta durdukları gibi durmuyorlar. Bir bavulu üstüne oturup tepine tepine kapattıktan sonra arkamı bir döndüm ki ne göreyim: uzun zamandır aynı yerde durmanın verdiği rahatlıkla adeta "ben burada yohom" diye bağıran bir bavul dolusu eşya daha. O sırada gözümün önünden filim kareleri geçti ama bana ait değil. Dizi ve filmlere ait.
          Geçen bir dizide kız evi terk ediyor. Tüm kılını pırtısını (bence pılını pırtısını lafından daha güzel) topladı. Bavula koydu. Kız bavulu eline bir aldı. Arkadaş halterci gücü var herhalde kızda. Hayır hiç bir zorlanma belirtisi yok. Adeta 'çantamı aldım koluma çıktım Dallas yoluna' edasıyla gidiyor. Onu geçtim ben bir tatile 3 bavulla gidiyorum sen o kıç kadar bavula bütün varını yokunu nasıl sığdırıyorsun? Kız bavulu aldı. Paşalar gibi elinde bavul bir güzel de yürüyüş yaptı. Bende daha gittiğimde kimi çağırsam kime taşıtsam diye uykularımı kaçırıyorum. Yine başka bir filmde kadın elinde bir dikkatinizi çekerim sadece bir bavul bavul diğerinde olduğu gibi taşırken hiç bir güçlük belirtisi olamadan gidiyor dolaba yerleştiriyor. Biraz zaman sonra adam geliyor. O sırada dolabı görüyoruz aman tanrım o da ne? Dolap tıka basa elbise dolu. İşte o an yıkıldığım andır. Ya kardeşim sen nerenden çıkardın o kadar kıyafeti. Söyle biz de bilelim. Bu kadar uğraşmayalım toplamaydı, taşımaydı, yerleştirmeydi...
       Bak yerleştirme dedim de aklıma ne geldi: ütü. Bavulu üstünde bin bir şekle girerek kapattım da o içindeki kıyafetler ne oldu acaba? Keşke koyduğun gibi ütülü çıksa bavuldan. Aynı filmlerdeki gibi. Demin bahsettiğim filmdeki kadına sesleniyorum "Kardeş sen o kıyafetleri o göççücük bavula sığdırdın da ütülü nasıl çıkardın?" Benim gidince ütünün başında ömrüm tükenecek. Neyse bulaşık yıkamaktan iyidir. E onu da ben yapacağım ya neyse artık bilemiyorum yani.
          İşte böyle arkadaşlar bana yol gözüktü. Ne diyor şarkı? "Gidip de dönmemek var dönüp de bulmamak var." Sevgili okuyucularım hepinize sabırla bir yazımı daha bitirdiğiniz için teşekkürlerimi sunuyorum (ne de güzel konuşurmuşum maşallah nazar değmesin tü tü tü) sevgilim Ankara'dan görüşmek üzere. mutlu günler :)

0 yorum:

 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea