14 Mart 2012 Çarşamba

bir erkeğin başına gelebilecek en kötü şey

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 14:53 0 yorum
             pi 3.14 gününüz kutlu olsun :) tamam çalıntı bir espri olduğu kabul ediyorum ama çok hoşuma gitti. bugün tıp bayramı. bana her gün bayram ama bu gün 2 kat bayram çift katlı tost gibi yani (sanırım acıktım). size bir sır vereyim mi? ben bugünün neden tıp bayramı olduğunu az önce öğrendim hemen sizinle de paylaşmak istedim.
            13 Kasım 1918'de İngilizler, İstanbul'u işgal etti. İşgalciler daha sonra Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'ye el koydular; karargâh merkezi yaptıkları okulda, üç kişinin dahi ders dışında bir araya gelmesini yasakladılar. Tıbbiyeli Hikmet (Boran) ve arkadaşları, okulun işgaline karşı 14 Mart 1827'de eğitime başlayan Tıbbiyenin, o güne kadar hiç kutlanmayan kuruluş yıl dönümünü kutlama toplantısı düzenlediler. Okulun iki kulesi arasına büyük bir Türk Bayrağı asarak bütün öğrencileri büyük salonda toplantıya çağırdılar ve işgali protesto ettiler. İşgal kuvvetleri, olaya müdahale ettiyse de gösteriye engel olamadı. Tıbbiyeliler, 14 Mart 1919 günü büyük salonda toplandı. Büyük bir coşku ile, hem okulun açılışı anıldı hem de işgal protesto edildi. İngilizler toplantıyı şiddet kullanarak dağıttı, birçok öğrenciyi tutukladı.
Bu nedenle 14 Mart tıbbiyelilerin emperyalizme başkaldırışlarının yıl dönümüdür.
           bence çoğu doktor veya doktor adayı da benim gibi bilmiyordur bunu. bilgi birikiminize bir katkım olduysa ne mutlu bana.
           evet şimdi size bir sorum var? bir erkeğin başına gelebilecek en kötü şey nedir? geçenlerde bir arkadaşımın başına bir olay geldi. adamın enkaza dönüşünün seslerini duydum diyebilirim. hoşlandığı bir kız vardı uzunca bir süredir. kıza binbir güçlükle ıkına sıkına çıkma teklifi etti. kız hiç ikiletmeden kabul etti. akşam beraber sinemaya gidecekler. tabi bu iki dirhem bir çekirdek hazırlandı. son 2 saat falan var sinemaya bu gitmeye hazırlanıyor. kız aradı. keşke buraya sesimi de koyabilsem de tonlamayı duysanız. çok normal bir şeymiş gibi "alo, şey ben bişey sorcaaaam. acaba erkek arkadaşıma da bilet bulabilir miyiz?"( tabi bu yazıyı aklınıza avrupa yakasındaki selini getirerek okursanız daha etkileyici olabilir.) kız bir şeyler anlatmaya devam etti ama ben arkadaşımın dinlediğini hiç sanmıyorum çünkü o sıra telefonu yüzüne doğru tutmuş aptal aptal bakıyordu. bu eğer bir kız arkadaşımın başına gelse tepki sıralaması şu olurdu:
1. öfke krizi
2. ağlama krizi
3.depresyon safası
4.yeniden ağlama
5. yeni bir teklif
           ancak erkeklerde bu sıralama hiç böyle olmuyor
1.tepki yok
2.tepki yok
3.tepki yok
           e durum böyle olunca kızlardaki destek olma, "boşver ya sen daha iyilerine layıksın hem burnu eğriydi ne o öyle kazma gibi dişleri vardı, boyu da yedi cücelerle yarışırdı" gibi laflar işe yaramıyor. dayanamayıp "abi, o saçlar neydi öyle 2 pırtık 1 yıla kel kalır" dedim ve sustum o bakışları görmeniz lazımdı. o an anladım  böyle durumlarda yapılacak en iyi şey "benim de zaten işim vardı" deyip topuklamak. mutlu günler :)

3 Mart 2012 Cumartesi

ilk çift kol-bacak nakli

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 16:03 0 yorum
         Bir ameliyat ancak bu kadar dile düşebilirdi heralde. zaten doktorlu köyle bir meslektir ki herkes sizden daha çok bilir. herkesin bir yorumu vardır illaki. okuma yazması olan olmayan herkes uzmandır bu konuda. evet okulumuzda Hacettepe tıp fakültesinde yapılan çift kol bacak naklinden bahsediyorum.
          bir ülkede ihtilal olur. ihtilali başlatan komutan eğer başarılı olursa kahramandır, başarısızsa hain.. isim veya örnek vermeye gerek yok herkes az çok tahmin eder. eğer bu ameliyat başarılı olsaydı, hasta sağlığına kavuşsaydı ameliyatı yapan doktorlar kahraman ilan edilecekti tıpkı Akdeniz üniversitesinde ilk yüz naklini yapan doktor gibi ki o doktor da uzmanlığını hacettepe üniversitesinde plastik cerrahi bölümünden almıştır. ama olmadı. malesef hasta vefaat etti. çok üzücü bir durum bu bir gerçek ama en küçük ameliyatlarda bile ölüm tehlikesi zaten vardır. bu yüzden hastaya ameliyata girmeden önce tüm sorumluluğun kendine ait olduğunu belirten bir kağıt imzalatılır.
            medyadan takip ettiyseniz ameliyatı yapan doktor hakkında hırsından dolayı yaptı, akdeniz üniversitesindeki doktora yetişmek için yaptı gibi haberleri mutlaka görmüşsünüzdür. öncelikle bu ameliyat bir anda olaca bir şey değildir. bu ayların çalışmasıdır. uygun alıcı verici bulunur. bütün her şey prosedüre uygun olmak zorundadır. yani akdeniz üniversitesi yaptı bir hafta sonra biz yapalım gibi bir durum olamaz. ikinci olarak doktorluk vicdana dayanır. hiç bir doktor hırsından dolayı gerekli testleri yapmadan bir ameliyata girmez.
           bir de şu mevzu var. bizim edebiyat hocamız bile geçen derste sorunu çözdü. 10 tane uzman doktorun bilemeiği şeyi bildi. "önce bir kolu sonra diğer kolu sonra bir bacağı en son da öbür bacağı taksalardı böyle olmazdı" dedi. sanki alıcı verici uyumu sürekli bulunan bir şey. diyelim bir kol takıldı. aradan bir yıl geçti. diğeriyle aynı boyutta aynı uzunlukta bir kol bulmak mümkün mü? tabi ki hayır.
           son olarak: ilk kalp nakli ameliyatının başarısız olduğunu biliyor muydunuz? şu an bir çok üniverisitede yapılan, binlerce insanı ölümden döndüren kalp nakli bu başarısız ameliyat sayesinde gelişti. ancak medya ameliyatı yapan doktorun üzerine bu kadar giderse bir daha doktorlar nasıl cesaret edecek böyle bir ameliyata. daha da kötüsü bu tür haberler organ bağışını azaltacak. biim medyamız kendi çıkarları için bu kadar suçlayıcı olmaya devam ederse ülkemiz bilimsel çalışmalarda avrupayı takip etmeye muhtaç olacaktır.
 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea