2 Nisan 2017 Pazar

İntörnler İçin Hayatta Kalma Klavuzu

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 16:01
              Sevgili stajyer doktor,
              Doktor sıfatını adının önünde ilk kez gördüğün ve anında benimsediğin iki yıllık stajyerlik saltanatın sona eriyor.  Henüz doktorluğu hikaye almak ve hasta muayene etmekten ibaret sanıyorsun.  Hayallerini yıkmak istemezdim ama değil... Malesef ki değil. Neyse ki bunu sana kafana vura vura bir yıl içinde öğretebilecekleri bir bölüm var: intörnlük... Doktor muyum? Yok amele. E adımın önünde doktor yazıyor? İnanma sen yazanlara. Yazılara göre idrar taşımak da postanın görevi ama...
              Mezuniyetime son 3ay kala henüz yeni doğmuş bir bebek masumiyetinde başlayacağın intoşluk serüveninde sana tecrübelerimle bir nebze yardımda bulunmak için yazıyorum bu yazıyı: İntörnler için hayatta kalma klavuzu.
1. Binumum görevlilerle aranı iyi tut. Sekreter olsun, posta olsun, yemek dağıtan amca olsun... Çok tuhaf bir anda sana yaptığı basit bir iyilikle seni bol azardan kurtarabilir. Mesela bir senaryo çizelim. Cerrahi nöbetindesin. Saat sabah 4. Kanların 7deki vizite kadar yetişmesi lazım. Serviste yatan bir teyze var tümör nedeniyle opere olmuş. Teyzenin bırak damarı zayıflıktan kemiği kalmamış gibi bir görüntüsü var. Senin gibi intoşlar daha önce teyze üzerinde belli ki iyi çalışmışlar, baktığın her yer mordan siyaha dönmüş görünümde. Hasta yakınından bahsetmek bile istemiyorum. Annesinin biricik  anksiyeteli oğlu... Sen daha odaya girmeden adamın gerginlikten elleri titriyor." Aman orasına dokunma, buradan kan gelmez, sen çok acemi görünüyorsun..." Denilenlere kulak asmadan damara benzettiğin bi yere daldırıyorsun enjektörü. Hayır o kadar ameliyatı, acıyı sanki başkası çekmiş gibi o ufacık iğne batmasıyla teyze bağırmaya başlıyor. Tabi ki kan gelmeyecek. Ne sandın intoş? Bir, iki, üç.. yok olmadı. Davos bile bu kadar gerilmedi. Şu an önündeki en mantıklı seçenek gidip diğer intörnlerden birini çağırmak ancak hasta yakınının kıpkırmızı olmuş yüzünden bir denemenin daha can sağlığın açısından çok da uygun olmayacağını anlıyorsun. İkinci seçenek asistanı bulmak. İşte bu noktada o asistan puf! Sanırsın ki o serviste öyle bi asistan hiç olmamış. Kime sorsan yüzüne aval aval bakar. Telefonu yüzde 99.99 kapalıdır. Kaldı ki ulaşsan da "bi kan almayı bile beceremedin" tarzı  bir cevap alacaksın. Bu durumda eğer akıllı bir intoşsan ve servisteki hemşirelerle aranı iyi tutmuşsan o kan 2dakika içinde hazır olur. Hemşire abla lazerli gözleriyle çat diye buluverir damarı. Yok dik başlı ve hemşireleri "intörn değil, intörn doktor" şeklinde uyarmışsan sabah hoca kan deyince sakın ha sakın "kan gelmedi, asistanı bulamadım.." şeklinde girme lafa. Emin ol bahanelerin hocanın umrunda olmayacak. En iyisi "alamadım" de ve azarına razı ol.
2. Asla ve asla asitanları hocaya şikayet etme gafletinde bulunma. Unutma ki sen bir yıl ordasın o asistan yıllarca... O ettiğin şikayet var ya sana kan, idrar, dışkı olarak geri döner. Hoca sana "vay efendim öyle  yapmış, ben kulağını çekerim. Tabi ki ismini söylemeyeceğim intoşcuğum" diyecek ya kanma. Hayır hoca gerçekten iyi niyetlidir, uyarır asistanı ama sonuç değişmez. O gece nöbeti hocayla tutmayacaksın ve ya servisin işleyişinden hocanın haberi olmayacak. Onun için önemli olan işlerin yapılmış olmasıdır. Kimin yaptığı çok önemli değil. Hepsini yapmak istemiyorsan sivri dilini ısır. En azından başka bir bölüme geçene kadar. Sonra çok içinde kaldıysa git yine şikayet et. Artık sana bir faydası olmaz ama için rahatlar işte.
3.Bu madde özellikle kadın intoş adayları için. Asistan abilerinizle gönül ilişkisi kurmayın. Yani isterseniz kurun siz bilirsiniz ama sonrasında başka bir intoştan "ay o asistan bana da yazdı. Hatta aynı anda yanımdaki intoşa da yazmış" şeklinde bir duyum alırsanız yıkılmayın. Söz meclisten dışarı. Kimseyi zan altında bırakmak istemem ama sadece kendi deneyimlerime dayanarak "bir kahve içelim mi?" diyen asistan abinin bir ay sonra düğünü olduğunu gördüm. Eminim kahveye davet etme amacı düğün davetiyesi falan vermektir. Benim içim fesat. Mesela yemek davetine "abiiii nişanlın da gelsin" dediğinizde (ki şanslıysanız nişanlı olduğunu biliyorsunuzdur) "yok ben seninle başbaşa kalmak istiyorum" diyebilir. Eminim o zaman da bana nişanlısını ne kadar sevdiğini anlatacaktı. İşte benim içim fesat.
4.Asla ve asla çalışkan intoş olmayın. Bu bir yıl içinde "ben yaparım" demek kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülük. Bir işi bir kere yapmanız ihalenin size kaldığının kanıtıdır. Bu iş isterse sizinle hiç alakalı olmasın. Yapılmadığı anda sizden sorulur. Mesela nazogastrik sonda takmayı biliyor musun? Tamam bir ay boyunca takacaksın. Kurtuluşun yok. Senden daha akıllı veya durumu daha hızlı kavramış her sorulana "ay ben onu hiç yapmadım ki" diyen bir "inop intörn" de varsa yanınızda mahvoldunuz demektir. Başlarda intörnlük gazıyla yaptığınız her işte asistan veya hocalardan duyduğunuz övgü dolu sözcükler gururunuzu okşayacak, mest olacaksınız. Kanmayın. Gecenin bir yarısı "sen biliyorsun" diyerek üzerinize yıkılan işler altında uykusuzluktan yanan gözlerle kendinize küfretmek istemiyorsanız yapmayın. Kıvam, denge iyidir taze intoş. Ve senin de "yaparım-yapamam" arasındaki dengeye çok ihtiyacın var.
5. Son ve en önemli madde: hastalara bilmediğini çaktırma. Bu noktada lanet olsun tıpa da doktorluğa da diyebilirsin çünkü. Senin 6yıl (belki de daha fazla) kendini parçalayıp, uykundan veya temel aktivitelerinden kısıp okuduğun okul o an hasta için hiç önemli değildir. Özellikle acil gibi suistimale açık bölümlerde çok dikkatlı olman lazım. Bu gözler ne ayılıp bayılanların damardan giden bir şişe suyla iyileştiklerini gördü. O yüzden hastalara kendini doktor diye tanıtıp, işini bilerek yaptığını göstermen önemli. Aksi taktirde kaile alınmayacaksın ve bu seni tahmin ettiğinden daha çok sinirlendirecek. Farzımahal hasta bilmediğin bir şey sordu. "Bilmiyorum" yasaklı kelime. Geçiştirme yoluna git. "Bakarız, hallederiz" tarzı kelimeleri bol kullan. Çok sıkışırsan "acil bi hastaya bakmam lazım" diyerek git ve o hastanın sorduğu şeyi öğren. Hastanın sana saygı duymasını sağla." Ben daha intörnüm, bilmem ki" tarzı kendini acındırmalar bu sektörde sökmez. Sen doktorsun kendine gel.
         Evet sevgili taze intoş, çok zorlu ama bir o kadar da eğlenceli bir yıl seni bekliyor. Tus diye bir gerçek olduğunun farkındayım ancak unutma ki üniversite hayatının son yılı. Bir daha asla eline geçmeyecek kıymetli vakitler. Hastaların primer sorumluluğu henüz üstüne yüklenmemişken, yanında yörende soru sorup danışabileceğin birileri varken tadını çıkart. Benim gibi şarkı söyleyip klip çek, tusu sat, ayağı yanık it misali nöbet çıkışı gez toz demiyorum. Ben her şeyin gözünü çıkartma konusunda bir markayım. Sen tuttur o kıvamı. Hadi zorunlu görevde görüşürüz:)

0 yorum:

 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea