1 Temmuz 2016 Cuma

Acil Merkez, Patlıyor Herkes

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 18:06
          "Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm? Ben senin için hacettepe acilde gece nöbeti tutmayı göze almışım!" derse biri bana o sahneden çıkıp soluğu nikah dairesinde alabiliriz. Öküz gözü büyüklüğündeki pırlantadan, giyeceğim özel tasarım gelinlikten ve Maldivler'deki balayından feragat edebilirim. Yani en azından şuan için öyle düşünüyorum. Tabi ki bu 14 saat boyunca on dakika oturamadığım, tuvaletin kapısından üç kere döndüğüm (her seferinde "doktor Hazan hanım" anonsu eşliğinde), aldığım çayı ıcetea kıvamında olunca tek dikişte içebildiğim bir geceye bağlı olabilir.   

         Ben intörn olmadan önce, yani geçen hafta, kendi yazdıklarımı başka birinden duysaydım "abartmasan?" der bir de üstüne gözlerimi devirirdim. Ama siz kendi sağlığınız açısından bana böyle tepkiler vermeyin olur mu? Yani "menopoza girelim 10 yıl oldu" diyen 60 yaşındaki teyzeye "Gebelik şüpheniz var mı?" sorusunu sorup bir de üstüne cevap bekleyelim 12 saat olmadı henüz. Kafamın içinde kazı çalışması yapan bir grup var ancak bir türlü "beyin" denilen cevhere erişemiyorlar. Uykusuzluk, yorgunluk, açlık... (fakir edebiyatı değil amele edebiyatıdır bu yaptığım)          
           Tamam kabul intörnlük zor, gece nöbeti zor, sürekli bir şeyleri öğrenmeye çalışmak da zor ama insanlar... Ah o insanlar, insanlarımız... Dün sabaha karşı 3.30 sularında "daha bir hafta önce idrar tahlili yaptırdım. Niye bir daha yaptırıyormuşum?" diye atar yapan "çişi kıymeti" amcamıza bunun onun için yapıldığını sinir katsayılarım artarak açıklamaya çalışırken yeniden anons edildim. Kara bahtımdan mı kör talihimden midir bilinmez, "iş yok mu ya? çok sıkıldım" diyen üç beş arkadaş olmasına rağmen sıradaki hasta sevip de kavuşamayanlara değil Hazan'a rastgeldi. İdrar kabını hastanın eline tutuşturup, delici bakışlarımla tuvalete yolladıktan sonra yeni hastamı karşıladım. Bir yandan da  beynimin son kırıntılarıyla "şu hastanın kanını alacağım, öbürünün serumunu kontrol edeceğim, diğeri tomografiye gidecek" planları yaparken... Hastam 27 yaşında hoş bir bayan. "Şikayetiniz nedir?" dedim "kabus görüyorum" dedi. Bilmiyorum beynimi başka işlere harcadığım için midir, uykusuzluktan mıdır bir süre aval aval baktım yüzüne. Sonrasında yanlış anladığımı düşünerek sorumu tekrarlasam da cevap stabil kalmaya devam etti. Bir önceki nöbetimde kendini "dünya barış elçisi" zannedip, cumhurbaşkanıyla randevusuna geç kalan hastayı da, "kardeşim bana bavulla zehirli örümcek gönderiyor. O yüzden buraya sığındım" diyen hastayı da gayet anlayışla karşılamış olan ben söz konusu "kabus" olunca şaşkınlığımı gizleyemedim.
              "Kabus abla"yı üç evetle uğurladıktan sonra yine "dayan beynim" diyeceğim bir hastayla karşı karşıya geldim. Yalnız şunu tekrar vurgulamak isterim. Bu hastalar günün normal bir saatinde gelmiyorlar. Saat sabah 5 civarı yeni hastamızın şikayeti "öksürüyorum" Tamam, güzel, öksürmek bir sağlık problemi de güzel ablacığım üç aydır olan öksürüğün sahurda bir güzel yemeğini yiyip, çayını içince mi aklına geldi? Yarın altın gününde "ayyy  biz de dün acillik olduk!" demek için mi yapıyorsun? Abla açık konuş amacın ne? FBI ajanı mısın? Acile oğlun için kız bakmaya mı geldin? "bu saatte en paçoz haliyle güzel olanı alır yarına da düğünü yaparız" diye mi düşünüyorsun?
           Güleyim mi ağlayayım mı yoksa ikisini aynı anda yapıp acillik mi olayım bilemediğim bir günden hepinize kucak dolusu serumlar, kataterler, enjektörler... En iyisi ben yarınki nöbetime kadar aralıksız uyuyayım...

0 yorum:

 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea