26 Ekim 2013 Cumartesi

Lanetli "Tıpçılar"

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 18:55
            Nedir bu insancıkların "tıpçılar"la alıp veremediği anlamış değilim. Özellikle kızları (bende bu gruba üyeyim sanırım) yerden yere vurmaya pek bir hevesliler. Nasıl oluyorsa hem paspal hem havalıymışız. Bir de genellemeler yapıyorlar ya aman Allah'ım al canımı da kurtulayım.
            Bakın size geliyor bu itiraflar: Evet aslında biz tıraş oluyoruz. Hatta sınav dönemleri onu bile yapmıyoruz böyle bir karış sakal bırakıyoruz ama kör talih hala sözümüz dinlenmiyor. Hepimiz diş telli ve gözlüklüyüz. Hem de dişlerimiz o kadar bozuk ki altı yıl kalıyor o teller. Aslında hepimizin ailesinde bir vampir var. Dişlerimizi atalarımıza borçluyuz. Lensin icat olduğundan da haberimiz yok bizim. O kadar derse gömülmüşüz ki geçen yüzyılda yapılan bu gelişimi hala hayatımıza geçiremedik.
           Moda, kıyafet hiç anlamadığımız konular. Hepimizin bir kat kıyafeti pardon eşofmanı var. Onu yıkadığımız gün de okula gidemiyoruz o derece.
          En önde oturmak için de birbirimizle kavga ettiğimiz doğrudur. Hatta komitede en yüksek notu alıp aynı zamanda en önde oturmaya devam eden biri olursa toplanıp onu yiyoruz. Sonra kemiklerini inceleyip anatomiden en yüksek notları alıyoruz. Anlayacağınız her parçasını değerlendiriyoruz. Ne yazık ki sadece öyle zamanlarda birlik olabiliyoruz. Yoksa hiç arkadaşımız da yok bizim. Birbirimizden de nefret ederiz.
           Türkiye dereceli olduğumuzu her fırsatta dile getirmekten geri durmayız. Mesela ben ekmek almak için bakkala gittiğimde lafa "Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?" diye girer "şuan karşınızda koskoca Türkiye 250.si duruyor. Ona göre ekmeğin en iyisinden en vitaminlisinden verin" diye devam ederim.
          En büyük eğlencemiz birbirimize yalan söylemektir. "Ya canıııııım ben bu komite hiç çalışamadım. Konularım bir türlü yetişmiyor.." Bunu söylerken aslında 28. tekrarımızı yapıyor oluruz. Birbirimize not vermemek içinde aynı eğlenceye başvururuz. "Ben o derse girmedim ki!" cümlesinin gerçeği "Girdim, en öne oturdum, hocanın ağzından çıkan her kelimeyi noktası virgülüne yazdım ama senden bir puan fazla almak umuduyla veremem notlarımı ha ha ha"dır. Partiymiş barmış hiç bilmeyiz. O düzenlenen partilerde de bakmayın afişlere falan DJ bile "tıpçı" ya hep beraber ayin gibi sabaha kadar ders çalışıyoruz. Hatta şu "work hard, play hard.." şeklindeki şarkıyı değiştirdik "work hard work hard work harder.." yaptık. Çalışırken de onu dinliyoruz.
 
        Öyle sevgiliymiş manitaymış cık cık cık. Hiç bize göre şeyler değil. Tabi aramızda bir kaç istisna çıkmıyor değil. O fazla cesurlarımız da kütüphanede buluşup beraber sabahlıyorlar. Kadavra resimlerine bakıp latincelerini ezberlerken, mikropların özel hayatlarını deşerken yapılan romantizmin tadını siz hiçbir zaman anlayamazsınız. Şimdi merak ettiniz tabi nasıl sabahlıyorsunuz hiç mi uyumuyorsunuz diye. Yok bizim uyku genlerimiz alınmış. Bir üst model insan olduğumuz için sanırım. Madem bu kadar şeyi söyledim son bombamı da patlatayım. Aslında biz uzaylıyız. Hiç bir insani duygumuz yok. Üzülmeyiz, sevinmeyiz, mutlu olmayız.. Kalbimiz de yok bizim. Kan dolaşımımız bile beyin üzerinden oluyor. O yüzden bizi istediğini gibi kırabilirsiniz, hakaret edebilirsiniz, üzmeye çalışabilirsiniz. Başarılı olamayacaksınız hi ha ha!
         Tarikatımızın en karanlık sırlarını ortaya döktüm. Şimdi cezamı merak ediyorsunuz. Ama "tıpçılar" bu yazımı okuyamayacak kadar meşguller. Rahatım o yüzden. Şimdi uzamış sakallarım, gözlüğüm, tellerim hep beraber mabedim olan çalışma masama döneyim. Size harika hayatlarınızda iyi eğlenceler...
NOT: Boşuna mutlu numarası yapma, mutsuzluktan öldüğünü biliyorum hi ha ha..

2 yorum:

Elif Topaloğlu dedi ki...

merabaa :) bi tıp fakültesi adayı olarak söylemek istiyorumki bloğu yazıları çok güzel buldum. Allah başarılarınızın devamını getirsin. Yazılar için teşekkürler..

Hazan Çıtlak dedi ki...

Rica ederim cok tesekkurler:)

 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea