15 Ocak 2012 Pazar

Bir Kış Gecesi Rüyası

Gönderen Hazan Çıtlak zaman: 09:28
           ankara ya gri diyenler utanın. akşamdan çamurlu bir geceye bıraktığım ankara sabah bembeyaz olmuştu. işte en sevdiğim hali bu şehrin. manzara izlemekten nefret eden ben kar yağınca hiç dayanamam. şimdi de aldım bilgisayarımı geçtim pencerenin karşısında manzaralı manzaralı yazmaktayım. evdeki vatandaşlar uyansa gece yağarken kaçırdığımız karın keyfini çıkarırdık. komiteye çalışmak uğruna akşam 10 da yatıp sabah 8 de uyanan ama malesef uyandığında dersin başına değil pc nin karşısına geçen biriyim ben ama inanın kendimi değil sizi düşündüğümden. dedim sayın okuyucular beni özlemiştir. haklıyım dimi :)

    dün akşam kaçırdığım karın etkisiyle mi yoksa komiteye çalışacak olmanın verdiği rahasızlıktan midir bilinmez garip garip rüyalar gördüm. rüyamda bir ara gizli ajandım. ingiltere de (doyamadım sana) bir kalenin içinde geçiyor rüya. merak edenlere söyleyeyim mekan West Sussex de Arundel Castle.  biz 5 kişiyiz karşı grup sınırsız takım elbiseli ve güneş gözlüklü matrix çakması heriften oluşuyor. amaç (tamam komik ama bu bi rüya) kulenin tepesindeki ipte kendini asmak. o zaman sihirli güçler asan kişiye geçecek (sihirli annemin hafta içi hergün yayınlanmasının hazin sonucu) uzun süreli bir adam öldürme maratonunun ardından (bildiğiniz bir Tomp Raider dım) bizim grupta 2 telef ve 3 kişi kalıyoruz. hiç kötü adam kalmadı bu nasıl iş demeyin. bu sırada bizdeki bir kızın karşı grubun ajanı olduğunu anlıyoruz. bundan sonrası anlatılmaz yaşanır. o kalenin içindeki merdinlerde tekmeyle yuvarlamalar mı yumruklar mı ne ararsan var. sonuç olarak arkadaşım da yaralanınca hain  ajan ve ben kalıyoruz. tabi arkadaşımın yaralanma sahnesinde izleyiciler göz yaşlarına boğuluyor. cesur bir şekilde "beni bırak sen git" diyor. hıçkırık salya sümük ama ben cesur yüürek hiç ağlamıyorum tabi. görev her şeyden üstündür prensibiyle tırmanıyorum kuleye.
           tam ben kuleye varıyorum ki bir de ne görüyim hain ajan kendini asmış. yetişemedim. (hiç benim rüyamda ben kaybeder miyim?) kızı saçlarından tuttuğum gibi çekmeye çalışıyorum ama nafile. sihirli güçler ona geçiyor amma ve lakin tam bu esna da  sihir mahkemesinden görevliler geliyor.(gündemimizde o kadar dava varki balyoz, engerek'on vs. etkilenmemek mümkün değil) benim bildiğim ama sizin bilmediğiniz bir kural var ki o da şu "bir insanı öldürürken görüntülenen (paparazilere yakalanan da diyebiliriz) alamıyor sihirli güçleri"  ben çıkarıyorum süper bilgisayarımı çantamdan (tüm o koşturma boyunca taşımışım sırtımda) ve süper bilgisayar kullanma becerimle bu koşturma esnasında çektiğim bir iki öldürme sahnesinin içine koyuveriyorum kızı. evet kabul sahtekarlık ama sonuçta gerçekten öldürdü. hem iyi karakterler kötü şeyler yapma diye bir kural yok ki! sonuç olarak sihirli güçler bendeeeeee. yuppiiii! sonra kendimi bir kilisede buldum. heralde suçumun karşılığı olarak günah çıkartmaya geldim o kısım biraz mechul. kilisede ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışırken birden uyandım. bir de ne göreyim. gece sıcaktan bunalınca açtığım penceyi açık unutmuşum. üstümden yorganı atmışım. işin özü kıçım acık kalmış. işte tüm rüyamın nedeni. kendini sihirli güçleri olan bir ajan sanan ben için burası bir yıkım. ben bi 5 dakka depresyona girip gelebilir miyim?
           işte o kadar afilli şanlı şöhretli bir rüyanın ardından uyanıp kendini "bugün biyokimya mı çalışsam yoksa histoloji mi?" derken bulmak. kafanı çevirdiğin anda duvara yapıştırdığın, ezberlemen gereken notları görmek, hayatın acımasızlığının bir kanıtı değil mi? işte dostlar benim ki de bir kış gecesi rüyası olarak maziye karıştı bile. ben isyanlardayım siz mutlu kalın :)

0 yorum:

 

Bir Garip Doktor Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea